27 Mayıs 2014 Salı

HİNDUİZM

TARİHÇE

 

Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre takriben M.Ö. 1500 yılları civarında Doğu Avrupa 'dan gelen Ariler, Hindistan 'ı ele geçirirler.(Aryan işgali teorisi hemen hemen hiçbir Hindu tarafından kabul edilmez...Dahası bu teoriye karşı çıkan çok sayıda bilim adamı da vardır..."Ari ırk" ın hayali bir ırk olduğunu gerçekte böyle bir topluluğun olmadığını söyleyen çok insan var.. Hindulara göre Hinduizm MÖ 1500 yıllarında oluşmamıştır...Aryan işgali teorisi kabul edilse bile Hindistan'ı sözde işgal eden Aryanların Veda ilahileri yüzlerce yıldır "oral tradition" yoluyla ağızdan ağıza aktarılıyordu..MÖ1500 de düzenlenerek yazıya geçirildi...Bu Rig-veda ayetleri en az MÖ2000-1800 yılları arasına denk geriye gidiyor) İki farklı halkın bir biriyle karışması sonucu dini inanç ve geleneklerde bir birine karışmıştır. Kökü yüzyıllar öncesine kadar uzanan bu karışım sonucu Hinduizm ortaya çıkmıştır.

 İNANÇ SİSTEMİ ve KUTSALLARI

 

Hinduizm 'de Tanrı sayısı akıl almaz derecede çoktur. Tanrı Brahma 'nın dünyayı meydana getirdiğine inanılır.

Tanrı Şiva yaşam ve ölümü yaratandır.

ve Tanrı Vişnu evreni koruyandır.

Tanrı Şiva ile Tanrı Vişnu'nun Brahma 'dan sonra geldiğine inanılır.(Rig-veda'da "Tanrı'nın/gerçekliğin tek olduğunu ama bilgeler tarafından farklı adlarla anıldığı"ayeti bulunmaktadır. Hindulara göre bütün bunlar tek olan Brahman'ın tezahürleridir)  Brahma  şu anda sadece mitolojide geçer, ona ibadet edilmez, onun yerini alan Şakti ve Tanrıça Saraswati’ye ibadet edilir. Bunların dışında, Şiva ve Parvati’nin oğulları sayılan fil başı görünümlü Ganesha ve ayrıca Vişnu tanrısının yeryüzündeki bedenleşmiş hali, “Avatar” olarak Ramas’ın kölesi olan Hanuman gibi çok farklı sayıda görüntüleri vardır.Aynı zamanda “Büyük Tanrıça” olarak anılan, bağımsız olan Mahadevi ve Durga gibi ya da erkek tanrı olarak anılan Saraswati ve Lakshmi gibi, tanrıların kadın eşleri, tarafları olarak anılan çok sayıda Tanrıça vardır. İnananların çoğu herhangi bir tanrıya ibadet etmekle tüm tanrılara ibadet edildiğini, çünkü tüm görüntülerin tek olduğunu varsayarlar. Krişna’nın inanları gibi en yüksek onurlu tek tanrıya ibadet edenler ise, diğer Tanrıları onun yardımcısı olan Deva olarak kabul ederler. Hinduizm’de Tanrılara resimlerle ve heykellerle ibadet etmek çok yaygındır; fakat buna rağmen Hindu’ların çoğu bu biçimlere tapıldığını reddeder.

 AUM OM

 

Ortak ibadet sembolü " AUM OM " dur. yemek öncesi, vedaları okumadan önce, herhangi bir işe başlamadan önce, özel bir söylenişle okunan bu kelimeler bir çeşit hindu besmelesidir. Bu kelimelerin baş harfleri Brahma, Vişnu ve Şiva'yı temsil eder.


YOGA

Hinduizme göre yoga, insanın enerjisini bir amaca yöneltmeyi hedef alan, maddi ve manevi gücünü birleştiren egzersizdir.


 

Bu çaba sonucunda beden ile ruh arasında bir bütünlük sağlanır ve tabiat üstü güçlerle irtibata geçilir.

KARMA VE REENKARNASYON

Karma denilen bir yasa ile insanların geçmişte yaptıklarının karşılığını göreceklerine inanılır. Ruh ölümsüzdür ve insan öldükten sonra başka bedenlere girerek yaşamını devam ettirir. Tenasüh inancı karma anlayışının bir sonucudur. Bu inanca göre; insan, yaptığı ve yaşadığı iyi veya kötü yaşamın bir sonucu olarak insan, hayvan ve bitki olarak tekrar dünyaya geri döner.

ENKARNASYON -AVATAR

Hindular, Tanrı Vişnu’nun zaman zaman insan şekline girerek insanlara yardım ettiğine inanırlar. Buna ‘hulül’ denir.

İBADETLER VE BENARES

 Hinduizm’e göre belirli bir ibadet şekli yoktur. İbadet, bireysel olarak yapılır. Sabah erken kalkılarak yıkanılır, tanrıya yalvararak ilahi okunur. Öğle ve akşam da aynı şekilde ibadet edilir. İnsanlar kurban keserek tanrıyla ilişki kurarlar . Hindulara göre BENARES'teki Ganj nehri kutsaldır ve bu nehirde yıkanmak ibadet sayılır. Bu şehre hac için gelinir. Yine ölüler burada yakılarak külleri Ganj nehrine dökülür.



İnek de kutsal bir hayvandır ve onu öldürmek ve etini yemek yasaktır

dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1239/14137.pdf-hind inek kültü hakkında makale

KUTSAL KİTAPLARI

 Hinduizm mukaddes kitaplarının tamamını içine alan metinler Veda 'lardır. Sanskritçe yazılmış olan Veda 'lar 4 bölümden oluşur.

 Rigveda : Tanrıları tazim için yazılmış on kitaptan ibarettir. 1028 ilahiyi ihtiva eder. Veda 'ların en eskisi ve en önemlisidir.

Samaveda : Kurban esnasında söylenen ilahileri ihtiva eder. Bir çeşit melodiler Vedasıdır. Yüksek sesle okunur. 

Yajurveda : Bu da kurbanla ilgili formüllerden meydana gelmiştir. Bazı kesimleri nesir, bazı kesimleri manzum olmak üzere sesli okunur.

 Atharvaveda : Kainat ve büyü ile ilgili dualardan ibaret olan Atharvaveda 'yı Brahman 'lar hayatın belirli pozisyonlarında okumak zorundadırlar.


SOSYAL SINIF ANLAYIŞI

Hinduizm’e göre insanlar çeşitli sosyal sınıflara ayrılırlar. Buna ‘kast’ sistemi denir. Buna göre insanlar şu dört sınıfa ayrılırlar;

1-Brahmanlar (din adamları)
2-Prensler ve askerler
3-Çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşanlar
4-İşçiler, sanatkarlar ve köleler.
Bu sınıflara dahil olmayanlara da ‘parya’ adı verilir. Paryalar en aşağı tabakada sayılırlar

 

 

 

 

 

 

CAYNİZM

 

 

 

 

 

TARİHÇE

 

 

Hindistan ‘da yaklaşık M.Ö.4 yüzyılda ortaya çıkan dini akımlardan biridir.

Hindistan’daki dört büyük dinden biridir.Kurucusu Mahavira (M.Ö. 599 - 527) Benares’te doğmuş, otuz yaşına gelince ailesini terk ederek rahiplik elbisesini giymiş ve kendini dünyadan soyutlamıştır. Caynizm daha çok asiller ve halk arasında yayılmıştır. Mahavira 72 yaşında Bihar’da ölünceye kadar doktrinini vaaz yöntemiyle yaymış ve onun ölümü Caynist takvimi
başlangıcı sayılmıştır.

Caynacılık Hindistan’ın Kasi ve Kosola‘ ya kadar yayılım gösterdikten sonra M.Ö. 2 yüzyılda batı ve güneye yayılmaya başlamıştır. Caynacılığın ortaya çıkışından başlayan görülen bölünmeler MS.80 ‘de iki ayrı grubun doğmasıyla sonuçlandı. Bunlar Şvetambaralar(Beyaz Giyinenler) ve

 Digambaralar (Göğü Giyinenler- Çıplaklar-)

 

İNANÇ SİSTEMLERİ

 

Jainizm, mükemmel olan insandan daha yüksek bir varlığı ya da bir Tanrı'yı tanımayı gerekli görmez. Varlıkların ne başlangıcı ne de sonları vardır, hepsi ölümsüzdür. Varlıkları üç ana sınıfa ayırır: Henüz gelişmemiş olanlar; gelişme yolunda olanlar ve tekrar doğuş sürecinden kurtulup özgür hale gelenler. Geleneksel olarak, evren ve zamanımızda, hakikatı ilk fark edenin Lord Rişabha  olduğu kabul edilir. Arından sırasıyla Lord Parşva (MÖ 877-777) ve Lord Vardhaman Mahavira  (MÖ 599-527) gelmiştir.

Jainizm çok güçlü keşişlik ve çilecilik eğilimlerine sahiptir. En yüksekteki ideal Ahimsa'dır, yani her varlığa eşit saygı ve şefkat göstermektir. Jain Agamaları her yaşam biçimine büyük saygı gösterilmesini katı vejetaryen kurallarını, çileciliği, kendini savunurken bile şiddet uygulamamayı ve savaşa karşı olmayı öğretir. Jainizm sevgi ve merhameti yüceltir

 

 

BUDİZM

 

 

 

Hindistanın ikinci büyük dini Budizm’dir. Budizm, Hinduizm’deki puta tapma inancına tepki olarak doğmuştur. Bu dinin kurucusu Guatama (Buda) adında bir prenstir.

Siddhartha Gautama'nın, Nepal'deki Lumbini'de doğduğu düşünülmektedir. Yaygın olmamakla birlikte Hindistan-Nepal sınırındaki Kapilavastu'da doğduğuna dair iddialar da vardır.

Geleneksel olarak kabul edilen yaşam hikayesi şöyledir:

Siddhartha Gautama klanı ve Sakya Kabilesi'nden bir prens olarak dünyaya gelir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası Kral Suddhodana'yı bilge olduğu varsayılan bir kişi ziyaret eder. Siddhartha hakkında "Bu çocuk ya muhteşem bir kral (chakravartin) veya muhteşem bir kutsal adam (Sadhu) olacak" der. Siddhartha'nın ileride kral olarak yerine geçmesini arzulayan babası ise onun yaşamı boyunca acı ve ölüm gibi hayatın gerçeklerinden habersiz sarayda yaşamasına çaba gösterir. Bundan dolayı Siddhartha, hayatının ilk 29 yılını insan nefsinin arzu edebileceği her tür zenginliğin içinde yaşamıştır. Babasının çabalarına rağmen Prens Siddharta, 29 yaşındayken ilk kez bir yaşlı insanın acı çektiğini görür. Bu olaydan sonra sarayın dışında yaptığı gezintilerde hasta bir adam, çürümüş bir ceset ve çileci bir derviş görünce hayatın ızdırap içerdiğini farkeder ve acıyı altetmek için çileci bir derviş olarak yaşamaya karar verir.

 

Derviş olmak için görkemli hayatı arkasında bırakarak sarayından ayrılan Siddhartha, başlangıçta çeşitli dervişlere katılarak onların çileci öğretilerini izler. Bu dervişler toplumdan ayrı, yoksun bir hayat sürerek açlık, kendine eziyet gibi çeşitli yöntemlerle nefislerini engellemeye çalışmaktadırlar. Uzun süre bu yoksun hayatı izleyen Siddhartha, bu yöntemlerin insana açlığa dayanma, hassas fısıltılar duyma, vücutta ağrı hissetmeme gibi olağanüstü rûhânî güçler kazandırdığını farkeder, ancak aynı zamanda vücuduna zarar verdiğini de görür.

Siddhartha, bu yöntemlerin aradığı cevaba ulaşmasına katkıda bulunmadığını, prens olarak zenginlikler içindeki hayatında olduğu gibi tatminsizlik ve huzursuzluk yarattığına karar verir. Böylelikle çileci yaşamına son vererek anapanasati denilen "nefesi dikkatle takip etme" meditasyonunu geliştirir. Çileci yaşam yerine, ne nefsin her isteğine boyun eğen, ne de vücudu yıpratacak kadar mahrum bırakan ve Orta Yol olarak tanınan bir yaşam şekli geliştirir. Söylenceye göre çileci hayatı terk etmesi, bir gün köylü bir kızın getirdiği süt ve pirinç muhallebisini kabul etmesiyle olur; ve bir incir ağacının altında nefes meditasyonuna oturur. 49 günlük meditasyondan sonra 35 yaşındayken ilmini tamamlar ve günümüz Bodh Gaya'sında bulunan bu ağacın altında aydınlanmaya ulaşır.

Aydınlanmasından sonra Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başlar. Hindistan'ın kuzeyini, Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarını yeni felsefesini anlatarak gezen Gautama Buddha, kayıtlara göre 80 yaşında Kuşinagar'da (Hindistan) ölmüştür.

Ölüm, hastalık, yaşlılık, yoksulluk gibi insana ızdırap veren şeyler onu çok etkilemiştir. Bu sıkıntılardan kurtulmak için huzur ve mutluluğu aramaya yönelmiştir. Bir gün bir incir ağacının altında otururken zihninin aydınlandığını ve gerçeği bulduğunu söyler. Bundan sonra yaşamı değişir. Daha sonra halkı kendi oluşturduğu dine davet etmeye başlar

 

İNANÇ ESASLARI

 

i

Budizm’de amaç, insanın Nirvana’ya ulaşmasıdır. Nirvana, insanın bütün arzu ve ızdıraplarının söndüğü ve yok olduğu makam olarak kabul edilir. Buda’ya göre;

1-Hayat acılarla doludur. Zevk ve eğlence görünüşten ibarettir.

2-Bu acılara arzu ve ihtiraslarımız sebep olmaktadır.

3-Acıların giderilmesi için bu isteklerden vazgeçmek gerekir.

4-Bunu başaran insan, iç huzuruna, sonsuz bir mutluluğa, yani Nirvana’ya ulaşır

 

Aydınlanma için gerekli 37 şey

Dikkatli olmanın 4 temel şartı; (Satipatthana)

  1. Bedene dikkat etme (Kayanupassana)

  2. Duygulara dikkat etme (Vedananupassana)

  3. Ruha dikkat etme (Cittanupassana)

  4. Ruhani nesnelere dikkat etme (Dhammanupassana)

Çaba göstermede 4 esas; (Sama Ppadhana)

  1. Artmayan, iyileşmeyen şeylerin artmasına izin vermeyin

  2. Artan, ama iyileşmeyen şeyleri kovun

  3. Artmayan, ama iyileşen şeylerin artmasına izin verin.

  4. Artan, iyileşen şeyleri hızlandırın

Başarıya giden 4 yol; (İddhipada)

  1. İstek, çaba, niyet (Chanda)

  2. İrade gücü, çaba (Viriya)

  3. Saf bilinç (Citta)

  4. Araştırma, düşünme (Vimasa)

Kuvvet (Bala)

  1. Güven, inanç (Saddha)

  2. İrade gücü, çaba (Viriya)

  3. Dikkatlilik (Sati)

  4. Toplanma (Samadhi)

  5. Bilgelik, bilgi ya da anlayış (Panna)

Aydınlanmanın 7 halkası (Bojjhanga)

  1. Dikkatlilik (Sati)

  2. Kuralların, yasaların iyice anlaşılması (Dhamma Vicaya)

  3. Hayranlık, neşe (Piti)

  4. Sakinlik, memnuniyet (Passaddhi)

  5. Toplanma, yoğunlaşma (Samadhi)

  6. Huzur (Upekkha)

8 aşamalı asil yol (Ariya Magga)

  1. Gerçek bilgi (Sama Ditthi)

  2. İyi niyet (Sama Sankappa)

  3. Gerçek söz (Sama Vacca)

  4. Gerçek hareket (Sama Kammanta)

  5. Namuslu kazanç (Samma Ajiva)

  6. Gerçek çaba (Samma Vayama)

  7. Gerçek dikkat (Samma Sati)

  8. Gerçek yoğunlaşma (Samma Samadhi

 

KUTSAL METİNLERİ

Samyutta-Nikaya

Samyutta-Nikaya Budist metinlerinden oluşan bir derlemedir. Sutta Pitaka’lardan oluşan, beş Nikaya’dan üçüncüsüdür. Bu derleme ortalama 2889 Sutra’dan oluşmaktadır.

Kalp Sutra

En yüce bilgelik Sutra’sı Budizm’in ünlü Mahayana Sutra’sına ait olan kutsal metindir. Diğer adı, öteki dünyanın özü, öteki dünyaya ait olan bilgeliktir. (Sutra) (Prajñāpāramitā Hṛdayasūtra), Koreanisch: (Maha-banya-para-mida-simgyeong), Vietnamca: Kinh Ma Ha Bát Nhã Ba La Mật, Japanca: 摩訶般若波羅蜜多心經 (Maka Hannya Haramita Shingyō), Pinyin: Móhē bōrě bōluómìduō xīnjīng, Tibetçe: sNying mDo ve shes rab snying po'i mdo. Sadece Sanskritçe olan orijinal hali değil, Çince metinler de öğretilmektedir.

Elmas Sutra

Yaklaşık olarak 1. yy’da kaleme alınan Elmas Sutra (Vajracchedikā-prājñāpāramitā-sūtra) Mahayana Budizmi’nin en önemli metni sayılmaktadır. Elmas Sutra çeşitli Asya ülkelerine kadar yayılmıştır. Ayrıca ‘Prajnaparamita Sutra’nın’ (sanskr. "prajnaparamita" = Bilgeliğin Mükemmelleştirilmesi) bir parçasıdır. Kökeni Çin’e dayanan Sutra’nın ilk versiyonu toplu bir şekilde üretilmiştir. Bu doküman, Gutenberg İncili’nden yaklaşık olarak 600 yıl önce meydana gelen insanlık tarihinin ilk kitap baskısı sayılmaktadır. 1907’de Arkeolog Aurel Stein tarafından bir Çin şehri olan Dunhuang’daki Mogao mağarasında bulunmuştur. Bu Sutra’nın tam başlığı ‘Vajracchedika Prajnaparamita’dır ve ‘Bilgeliğin Mükemmelleştirilmesi’ anlamına gelmektedir.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

SİHİZM

 

Guru Nanak tarafından kurulmuştur. İslam - Hinduizm karışımı bir harekettir. Guru Nanak bu sistemi ''Tanrının birliği'' , ''İnsanlığın kardeşliği'',  ''Kast sisteminin reddi'' prensipleri üzerine kurmuştur. İslamın Hindistana girmesiyle Hindistan dinleri ve islam arasında uzlaşı amaçlı, siyasi nitelik taşıyan bu hareket daha sonraları dini bir hüviyete bürünmüştür.

Ortaçağ boyunca toplumsal, siyasal ve ve dini iç huzursuzluklar yaşayan Hindistan, reformistleri aracılığıyla uzlaşı yolları aramıştır. Özellikle islamın hindistana girmesiyle Hinduizm ile islam arasında ortayolcu uzlaştırmacı hareketler ortaya çıkmıştır.  bu konuda ilk ortaya çıkan kişi 1435-1518 yılları arasında yaşamış olan Kebir'dir. Fakat bu hareketin kurucu misyonunu guru Nanak (1469) üstlenmiştir. Hindistanın Pencap bölgesinde doğan Guru Nanak hayatının ilk evresini boş zamanlarında ormana çekilip tanrı hakkında düşünme ile geçirmiş ve sonrasında kendisine tanrının varlığı düşüncesini yayma görevinin  verildiğini ifade etmiştir.

 

 

SİHİZM'İN KUTSALLARI

• Sihler tarafından kutsal kabul edilen bir nesne, kamadır.

 

•Sihler tarafından Kırpan ismi verilen kama, her Sih’in ilericiliğin ve özgürlükte kararlığın bir sembolü olarak kabul edilir, Gatra denilen sırmalı şeritle kuşanır.

 

•Her Sih erkeğinin yanında Kırpan  bulundurması dinî vecibelerden biridir